Mavi yaka, beyaz yaka… Kurumsal çalışma hayatım boyunca özellikle de insan kaynakları profesyonellerinden çok sık duyduğum iki kavramdı. Bu sınıflandırma işletmeler için planlama görevlendirme, anlaşılma, tanımlama, ücretlendirme, özlük hakları vesaire için kullanılsa da ben ve benim gibiler… Yani biz satışçılar bu her iki kategoride de bulamadık kendimizi… Hâlbuki tanım gereği beyaz olsa da rengimiz… Renksizdik biz… İş ve sosyal güvenlik hukukunda yeri olamayan bu ayrımı ve satışçının rengini bu yazıyla paylaşmak istedim… Her iki gruba da farklı bir bakış açısı kazandıracağını düşünerek sıkıldığım yere kadar yazmak istedim bu yazıyı… Önce bende bıraktığı algıyla yaka renklerini tanımlamak istiyorum.
Beyaz yaka zihinsel performansla masa başında çalışır. Ofis çalışanından genel müdüre kadar olan yelpazeyi ifade eder. İdari konular, yönetim, planlama işleri, iş geliştirme, üretim ve malzeme planlama, sevkiyat, teknik elemanların mühendislik işleri, pazarlama ve satış hep bu kapsamda değerlendirilir. Kıyafetlerini ofis ortamında az kirlettiklerinden olsa gerek yaka rengini buradan aldıkları aşikârdır.
Mavi yaka ise bedensel performanslarıyla ücret karşılığı çalışan işçileri tanımlar. Mavi yakalılar el emeğini ön planda tutan işlerin başında gelirler. Saha da, arazi de, üretim hattında onları görmek mümkündür. Maaşları dışında saat başı ücretle fazla mesaiyle emeklerinin karşılığını alırlar. Tanımlama her ne kadar zihinsel faaliyetten uzak yapılmış gibi dursa da torna tezgâhında ya da bir paketleme bölümünde gramaj ölçümü yapan bir mavi yaka için sadece bedensel faaliyeti düşünmek saflık ve haksızlık olur. Tabii ki zihinsel faaliyetleri de iş anlayışlarında vardır.
Gelelim biz satışçılara… Bizi nedense hep beyaz yaka içinde değerlendirirler. Oysa rengimiz yoktur bizim… Yetkinliğimiz renklerin tanımladığı sınırların çok ötesindedir. Yeri gelir yüzlerce kilometre yol alır. Binlerce kelimeyi bir solukta anlatırız müşterilerimize... Aynı müşteriyi ikna etmek için defalarca kapısını aşındırırız. Ya da rakiplerden üstün olmak için stratejiler geliştirir, başarılı satışlar yapabilmek için müşterileri memnun ederiz. Uzun saatler, günler ve hatta haftalar boyunca toplantılarda savaşa hazırlanacak neferler gibi çalışır, eğitim alır, idman yaparız. Astımızı iyi anlar, onu yönlendirir, üstümüze itaat eder onlara da strateji oluşturacak yaşanmış taktikler veririz. Sonuca götüren pazarlamayı destekleyen raporlar sunarız. Hedefleri gerçekleştirmek için hesap yapar. Hesabını yaptığımız riskleri alırız. Gözümüzü prim bürüse de aslında tek bir gayemiz vardır. O da başarılı olmak…
Görülüyor ki, hangi tanımlama yapılırsa yapılsın. Gedikli bir satış yöneticisi olarak hiçbir rengi kendime uygun bulmuyorum. “İstediğiniz tanımı yapın. Bizim rengimiz yoktur ”demekten de kendimi alamıyorum.
Ali Kayacan
Ali KAYACAN © 2017 Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Bilgilendirme |