07.01.2017
---------------------------------------------------------------------------------------------------------

Açmadığın Dalda Sözün Geçer mi ?

Bu yazı denemesi bu sefer farklı bir tetikleme ile ortaya çıktı. Şöyle ki birkaç gün önce çok yokuşlu Ankara sokaklarında otomobil ile seyir halindeyken radyo frekanslarında kulağıma çalınan bir şarkı sözü ile hayat buldu. ” Açmadığın dalda sözün geçer mi? ”  Ne güzelde söylemiş şarkı sözü yazarı... Bir kulak küpesi âdeta… Aslında bu bir kıssadan hisse... Hem de en devrimci olanından…


Pek tabii olumsuz yaşanmışlıklardan beslenmiş, zarafet görüntüsüne bürünmüş, zarif bir nasihat. Bu nasihat beni yaşadığım derin hatıralara bölge satış ekiplerini yönettiğim yıllara götürdü. Sanki dinamitin mumlu ipini ateşleyen bir kibrit oldu. En az bir dinamit kadar etkili dinamik bir tümceydi bu… Bu cümle ile hafızamı çokta zorlamadan yataydaki yönetici arkadaşlarımı ve üst yöneticileri hemen de hatırlayıverdim.


Hatırladım çünkü unutamayacağım kadar azlık ve aşırılık durumu bir aradaydı. Yöneticilik yaptığını sanan kırbaçlı zebanilerden, iş yaşamını sosyal bir kulüp anlayışı içerisinde yöneteceğini düşünen ve hatta algılayan iyi niyetli izcilere kadar, farklı uçları barındıran organizasyonlardı bu anımsadıklarım. Hemen şimdi… Şu anda bu satırları yazarken iç sesim beni uyardı.


Siz değerli okuyucular, sanırım beni soruyorsunuz? Ben mi? Ben mi yelpazenin neresindeydim? Mükemmellik arayışı içerisinde olan ama hiçbir zaman mükemmele yaklaşamayan planlı bir satış yöneticisiydim. Ancak açmadığım dalda sözü geçmeyenlerden hiç olmadım. Ses duvarını aşan kamçılarım, sinir sistemini alt üst edecek kötü sözlerim, hakaretlerim hiç olmadı yıllarda da şimdi olduğu gibi konumlandırma diye adlandırdığımız zihinlere yerleşme gayretim hep vardı.


Bilgiyi önemseyen, tecrübeye güvenen, yaratıcılığa değer veren bir yapıydı bu…
Ana hedefim yönetsel beceriyi öğretmek, koçluğa inanan insancıl yaklaşımı benimsemiş ekipler inşa etmekti. Ekip arkadaşlarımla kurmaya gayret ettiğim, özen gösterdiğim arkadaşlık bağları, neden sonuç ilişkisi kurma çabamı hiç etkisizleştirmiyordu. Çünkü her birimiz o dallarda açmaya çalışan tomurcuklardık.


Bu yazıyı dallarda yeşerdiğini düşünen plaza yöneticileri için yazdığımı düşünenlerde olabilir. Onlara da buradan bir dokunuş yaptıysam ne mutlu bana ve benim gibi düşünenlere… Ancak benim asıl hedefim, satış yönetimi koçluğu ve satış eğitmenlik kariyerime, ifa ettiğim işe ve kişiliğime sempati duyanların yararına olanları paylaşmaktır.


Takipçilerime, tecrübe ve bilgilerime değer verenlere, satış profesyonellerine, saha satış yöneticilerine farklı pencereler açmak onları yetkinlik bağlantılı koridorlara yöneltmektir. Satış ekibi yönetenler ve yönetecek olanlar için üzerinde durduğum konu ise, yönetici pozisyonunda olanlarında ekibin bir parçası olduğunu daima hatırlamalarıdır…Sadece tomurcuk olarak açmak yetmez. Yeşermek, yeşertmekte gerekir… Unutulmamalıdır ki tecrübeden aldığım güçle söylüyorum. “Yeşermediğimiz dalda sözümüzde geçmez”

 

Ali Kayacan




Bu Yazıyı Paylaşın:



Diğer Yazılarım


Ali KAYACAN © 2017
Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Bilgilendirme

cheap jordans|wholesale air max|wholesale jordans|wholesale jewelry