Tabii hemen aklınıza onlar geliyor değil mi? Doksanlı yılların sempatik dans grubu… Bu yazımı kaleme almamda esin kaynağı oldukları için onlara farklı bir yakınlık duyduğumu bende itiraf etmeliyim. Zira benimde aklıma önce onlar geliyor, sonra da en az onlar kadar organize olmuş rüya takımından birkaç iyi adam geliyor.

Günümüzde hatta bugünlerde danışmanlıkta ve iş idaresinde kullandığım, uyguladığım birçok teknik bilgi, beceri ve davranışları  öğrendiğim bu insanlarla  geçmişte aynı  iş okulunun  farklı öğrencileri olduk desem yeridir. Onların bende uzun yıllar bağlılık yarattığını da rahatlıkla söyleyebilirim. Pek tabii, iş yaşamındaki bağlılıklar sizin kariyerinizle şekil değiştiriyor olsa da bu bağlılık ihtiyacı  tıpkı bir organizmanın  yaşamına benzer. Onu dünyaya getirir, büyütür ve terk edersiniz. Bu yazımda bağlılık duygusunu yitirip terk ettiğim iş okulumdan ziyade orada “ Birkaç iyi adam” ile on yıllarca zaman geçirdiğim iş anılarımın tatlı heyecanından bahsetmek istiyorum. Benim için hâlâ yüz ifademde bu tatlı gülümsemeyi yaratan o birkaç iyi adam onca dalkavuk ve kötü niyetli idareciler arasından sıyrılmış değerli yöneticilerdir.

Sadece “Değerli” sözcüğünü kullanmanın haksız değil ama eksik bir tanımlama olduğu da aşikârdır. Durumu bir adım daha ileriye götürerek onları bu eksik tanımlamadan kurtarıp kendileri için iş liderleri işlevini yüklememin daha doğru olacağını düşünüyorum. Çünkü iş liderliği unvanını yaptıklarıyla fazlasıyla hak ettiler. Pekiyi iş liderleri nasıl oluyor da? Sevgi ve saygı üslubu ile bezenmiş bu cümleleri ben ve benim gibi seçicilere söylettiriyorlar. Öncelikle birinci koşul olarak adlandırdığım kişisel sezgim şunları söylüyor.

“ İş lideri olmak ve  iş   lideri muamelesi görmek istiyorsanız sizde bir lidere inanmalısınız “ Bu koşuldan hemen sonra yukarıdaki paragrafa geri dönüyorum ve kaldığım yerden devam ediyorum.

Sevgi ve saygı üslubuyla bezenmiş sözcükleri kaleme alma cesaretini tetikliyor olmaları zaten bir liderlik değil midir? Pek tabi ki liderliktir. Çünkü liderler egoizmi ezerler un ufak ederler. Devreye empati, sempati, vicdan ve dürüstlük girer. Günümüzde satış eğitmenliği ve satış yönetimi proje danışmanlığı yapan biri olarak soruyorum… Sizce liderler inandıklarımız mı ? Sevdiklerimiz mi ? Yoksa saygı duyduklarımız mıdır ?

Bence liderler önce sevdiklerimiz sonra inandıklarımız sonra da saygı duyduklarımız oluyorlar. Belki de yazımın ana temasını oluşturan bölüm şimdi okuduğunuz bu satırlarda gizlidir. Çünkü liderler bir başka üretiminde sahipleridirler. Nedir bu üretim? Elbette ki İnsanları harekete geçiren yarattıkları formüllerdir. Onlar yazdıkları formüllerle onları kullanarak sonuca giden akıllı otoritelerdir. Zaten sevgi, inanç ve saygı değerlerini harmanlayıp oluşturdukları matematik  onların formülleri ne denli üretip verimli hale getirdiklerinin de bir göstergesi değil midir?

İş yapma alışkanlıklarımın kalitesine eriştiğim günlerden bu yana  sonuca gitmedeki en önemli adımında formüller olduğunu  görmem ve hâlâ değişmediğini test etmem beni hiç şaşırtmıyor. Şaşırmadan, hayrete düşmeden çekinmeden ifade ediyorum.

 “Formüller hayatın matematiğinde olan özellikle de iş yaşamımda daima yer alan değerli öğretilerdir”

Geçmiş iş yaşamımdaki bu birkaç iyi adam kişiliklerindeki iyiliğin ötesinde geliştirdikleri iş yönetim formülleri ile bulundukları kuruma ve kendilerine inanan ekipler oluşturmuşlardır. Ekiplerine karşılaşacakları zorlukların üstesinden gelecek ve geçecek inanç köprülerini yaratmasını bilmişlerdir.

Ben de onların liderliğinde yönettiğim ekiplerimle birlikte o köprülerden geçen biri olarak her koşulda ve günümüzde formüllere olan inancımı pekiştirmekteyim. Bana formül yazmayı öğrettikleri içinde onlara hâlâ minnet duyuyorum. “Birkaç iyi adam” olmak romantik bir söylem gibi görünse de sevgi dolu gerçek bir söylemdir. Ayrıca benim için üç dalkavuktan daha kalıcı saygıyla andığım insanları hatırlatır.“Benim de iyi yöneticilerim oldu” Onlarla çalışmaktan onur duyduğum zamanları da sevgiyle hatırlıyorum.  Size de tavsiye ederim”

Ali Kayacan.