12.08.2015
----------------------------------------------------------------------------------------------------------

Merhaba Genç Adam

 

Özgür Birey gazetesinin ofisinde Almanya’dan yeni getirilen Teleks makinelerinin kurulum çalışması devam ederken Soley   ile birlikte Çankaya sinemasının yanındaki Kilim pastanesinde buluşmuştuk.

Haftalık olağan toplantımızı burada yapacaktık.

 Ben her zaman ki gibi ay çöreği ve limonata tercih ederken o sırasıyla iki poğaça, bir paskalya çöreği ile 200 gr beyaz peynirli maydanozlu  sakallı istemişti.

Çiğnemeden yuttuğunu düşündüğüm atıştırmalıkları kısa sürede tükettikten sonra garsona şekerli bol köpüklü bir Türk kahvesi söylemişti.

Sonra toplantımızın en önemli konusunu açıkladı.

Latin Amerika’nın gerilla hareketine öykünen yeşil renkli parkalarla ilgili haber yapmamı istemişti.

"Yazın ortasında böyle bir haber cazip olur mu ? "diye sorduğumda özellikle öğrencileri ilgilendiren bu haberin gizli bir mesajı olduğunu söyledi ve devam etti.”Yaz aylarında parkaların daha ekonomik olduğunu  vurgulayalım” dedi.

 

Konusu itibariyle bu haber çok hoşuma gitmişti. Ve hemen oracıkta başlığını da yazmıştım. Haberin başlığı:”Gençliğin simgesel anlatım aracı Parka”dediğimde “Çok uzun bir başlık olmuş bunu hemen değiştir” dedi .Ara vermeden  konuşmasını sürdürdü.”Ayrıca siyasi mesajı gizli tutmalıyız.Amacımız öğrenci kesimine sınıfsal mücadeleyi özendirerek ekonomik çıkar sağlatmak olmalıdır”dedi.

Sonra ağzındaki baklayı ister istemeden çıkardı.Soley’in eski solcu yeni hippi sevgilisi Taner’in bitpazarındaki parka dükkanı  ekonomik bir seçenek olarak haberde yer alacaktı.

Toplantımız bittiğinde Kıvanç Bey’e Taner ile ilişkisinden bahsetmemem konusunda beni  bir amir ciddiyeti ile uyardı.

 

Bu haberin yayınlanmasından sonra Kıvanç Bey oldukça memnun olmuştu. Maaşıma zam yapacağını söylemişti.Zaman zaman bitpazarında tanıdığın esnaf yok değil mi ?diye şaka ile takılıyordu.

Seviniyordum zira stajyer maaşı ile gelecek planları yapmam oldukça zordu.

 

Bu sevindirici haberi Otto ile paylaşmam gerekiyordu.Zira çalışmayı yaparken kendisinden bir gazetecilik tekniği öğrenmiştim. Ne ,niçin,nerede,nasıl,ne zaman ,kim   soruları ile haberin okuyucu zihninde İdrak edilmesini sağlayan bir tekniği öğretmişti. Gazeteciler arasında  yaygın olduğunu öğrendiğim 5N 1K tekniği ondan öğrendiğim ikinci ve önemli bir yöntemdi.

 

Ağustos ayının  sıcak bir yaz akşamı alacağım söylenen  maaşıma zam haberimle birlikte Otto ve karısı Kielo’ya  çok sevdiklerini düşündüğüm bir şişe  şarapla gittim.Kuğulu park’ın oldukça yakınlarında bulunan şarap fabrikasında üretilen bu kırmızı şarap Öküzgözü olarak bilinen üzümden fermente edilmiş  harika bir tattı.

 

Giderken Özgür Birey gazetesini de yanıma almayı ihmal etmedim. Sağlık haberinden sonra bu haberi de göstermek istiyordum. Çünkü her iki çalışma içinde Otto’nun desteği vardı. Böylece yapıcı eleştirilerini de dinleyecektim.

Otto ve karısı beni oldukça misafirperver karşıladılar.Yine evlerinin iç kısmına  davet etmemişlerdi.Hep beraber verandada oturmuştuk.Otto şarabın mantar tıpasını kelebek şeklindeki tirpişon ile açtıktan sonra  önce karısının sonra benim son olarak kendi kadehinin içini doldurdu.

Ve ani bir hareketle oturduğu yerden kalktı  şöyle dedi.

"Hakan… Sen evimizin arka bahçesini hiç görmedin değil mi?"

Evet dememe fırsat vermeden devam etti.

"Gel… Bak… Sana arka bahçemizi ve muhteşem manzarasını göstereyim"

Sonra Kielo ,ben ve Otto hep birlikte bulunduğumuz yerden kalkarak evin etrafından komşu evin çitlerini takip ederek bir yarım daire tur attık.Ve gerçekten muhteşem manzarayla karşı karşıya kaldık.Ona hak vererek şöyle dedim.

"Gerçekten burası harika bir manzaraya ev sahipliği yapıyor".

Otto hemen cevap verdi."O elindeki Öküzgözü ise buradakilerde Hasandede üzümüdür.Cumhuriyetin ilk yıllarına kadar Rum bir papaz ve  Kurtuluş savaşında hizmet gösteren Karadenizli eski  milis bir yarbaya tahsis edilen  bu bağ şimdilerde çay bahçesi olarak işletiliyor.Ancak üzüm bağları oldukça azalmış durumda daha çok erik,kayısı ve badem ağaçları bulunuyor.Yine de yukarılara çıkıldıkça birkaç set üzüm görmek mümkün".

Az sonra Kielo peynir servisini hazırlamak üzere bulunduğumuz bahçe avlusundan mutfağa açıldığı söylenen kapıdan içeriye girdi.

Otto Papazın bağında 1923 yılında gerçekleşen bir olayı anlatmaya başladı. Can kulağı ile onu dinlemeye odaklanmış olsam da başarılı olamıyordum.Haberi ona göstermek için sabırsızlanıyordum. O sırada dükkanımız Galeri Motif’in  el yapımı çantasını açmakla meşguldüm. Amacım  onu dinlerken Özgür Birey gazetesini de çantamdan çıkartıp onun oturduğu istikametteki sehpaya bırakmaktı.

Tam o sırada  Kielo  perde tülünün altından süzülerek yanımıza geldi . Sağ elinde getirdiği orta büyüklükteki  kayık şeklindeki peynir tabağını  Otto ile simetrik biçimde  birlikte oturduğumuz hasırdan yapılmış  iki fiskos koltuğunun  önünde  bulunan sehpaya bıraktı.

Kendiside sol elindeki gazeteyle birlikte biraz ötemizde  bulunan yeşil renkli şezlong’a  adeta gömülerek oturdu.

Elindeki Özgür Birey gazetesini göstererek şöyle dedi.

"Tebrikler Hakan Bey.Tebrikler…Çok teknik bir haber  olmuş.Kutlarım ".Dedi.

Özgür Birey  gazetesi ile gelmesi beni gururlandırmıştı. İlgilerinden dolayı hem kendisine hem de Otto’ya bir kez daha teşekkür ettim.

 

Bu arada Otto’nun anlattığı hikayeyi tam olarak dinleyememiştim. Bunun farkında olduğu için bana ve eşine hitaben kısa bir özet yaptı.

Özeti şöyleydi:

“Mustafa Kemal Atatürk’ün muhafız kıtasının komutanı olan Topal Osman için 1923 yılında Trabzon Milletvekili Ali Fuat Bey’e yapılan suikast nedeniyle yakalama emri çıkarılır.Bu emri hiçe sayan  Topal Osman ve adamları Papazın Bağındaki evinde kıstırılır.Sabaha kadar devam eden çatışmada  Topal Osman önce yaralı olarak ele geçirilir sonra yeni kurulan muhafız birliği komutanının emriyle başından kurşun yağmuruna tutularak öldürülür.Meclisten çıkan oy birliği kararı ile mezarından çıkarılıp başından asılması mümkün olmadığı için bacağından asılarak teşhir edilir ”

Bu ilginç hikayeyi Otto’dan dinlemek beni pek şaşırtmamıştı. Her görüştüğümüzden ondan yeni bir şeyler öğrenmekle mutlu oluyordum.

 

Hepimiz aynı anda ikinci kadehlerimizi almak için sehpadaki şişeye yöneldik. Salondaki müzik dolabından gelen “The sound of silence “ adlı şarkının söz ve melodisiyle astral bir seyahate çıkmışçasına bilincimizi uzak diyarlara yolcu ettik.

Şarkının bitimiyle Otto ile bir ortak noktamız daha ortaya çıkmıştı. Otto ve eşinin  Çınarcıkta bir yazlık evi olduğunu o ziyaretimde öğrenmiştim.Şaşırtıcı tesadüfler arttıkça dostluğumuz daha da pekişiyordu.

Hava kararmıştı.Dostluk ve misafirperverlikleri için teşekkür ederek izin istedim.Beni karı koca kapıya kadar uğurladılar.Tam kapıdan çıkarken Otto romanımın nasıl ilerlediğini sordu.Kendisine genel kurguyu bitirdiğimi söyledim.O da bana "Bir daha ki gelişinde paylaşmak istersen memnuniyetle dinlerim "dedi.

Böylece bir daha ki görüşmemiz için davet edilişim  ve hazırlıklı geleceğim konusu aşikardı.Düş çıkmazı sokağından ayrılırken sokağın bitimi ile onu kesen diğer sokağın köşesindeki devrilmiş çöp bidonunun içinden kese kağıdı kedilerce parçalanmış ve etrafa saçılmış çöpler arasında çok dikkat çekici ve beni düşünceye sevk eden bir ayrıntı gözüme çarpmıştı.

Gördüklerim masum birkaç enjeksiyon şişesinden ibaret değildi. Etkili maddesi morfin sülfat olan güçlü narkotik ağrı kesicilerin flakonlarıydı. Askerliğimi süvari birliğinde yaptığım için gayet iyi biliyordum. Zira iyileşme sürecindeki  yaralı atlarımıza  insan dozunun en az iki misli olan dozda  morfin sülfat  enjekte ediyorduk.

Bu gözlemimden yola çıkarak iki konu beni düşündürmeye başlamıştı. Bu çöp bidonu Düş çıkmazı sokağına aitti. Birincisi… Bu ilacı acaba kim kullanıyordu? Diğeri ise… Genel kurguma fayda sağlayacak bir ayrıntıydı.

Çünkü romanımın genel kurgusunda morfin sülfat ihtiyaç duyulacak bir ayrıntıydı.

 

Merhaba Genç Adam-Ali Kayacan-2015

Telif hakkı uyarıları geçerlidir.




Bu Yazıyı Paylaşın:



Satış, ciddi, zor, sorumluluk isteyen, ancak bir o kadar da zevkli, heyecanlı ve harekete geçiren, harika bir iştir.

Satışçılar da, bu harika işin, onurlu, çalışkan temsilcileridir. Büyük işler başarmış, başarılı satışçıların çoğu, satış hakkında araştıran, bu konuda bulabildiği her kaynağı okuyan, yaratıcı satış fikirlerine, önerilerine zaman ve bütçe ayıran insanlardır.

Öğrenmeye devam eden satışçılar, tekniklerini sürekli iyileştirmek için, eğitime
gereksinim duyarlar ve bu gereksinimle sonuca daha kolay ulaşırlar.

Ekonominin çarklarını hızlandırıp, kolay çalışmasını sağlayanlar da, yine onlardır.

 

Eğitimlerimiz

Profesyonel Emlâk Satış Yönetimi
Ali Kayacan’ın Satış Eğitmenliğinde Sektör Deneyimi
A'dan Z'ye Profesyonel Satış Yönetimi
Lider Yöneticilik ve Ekip Oluşturma
Satış Yönetimi
Yöneticinin Satış Eğitimi
Satışçılar için Bölge/ Portföy Yönetimi
Online Satış Eğitimleri
İş Yaşamında Stresle Başa Çıkma ve iş Yönetimi
Satışta Lider Yöneticilik ve Ekip Çalışması
Satış Görüşmesi Uygulama Eğitimi (Role Playing)
Endüstriyel Satış Yönetimi
Mağaza Satış Yönetimi
Satış Koçluğu
Satış Algoritması ve İkna Edici Teknikler
Telefonda Satış İletişimi



HTML tutorial HTML tutorial HTML tutorial

Ali KAYACAN © 2017
Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Bilgilendirme

cheap jordans|wholesale air max|wholesale jordans|wholesale jewelry